1) Muhammed Hamidullah Sempozyumu, 1996, Kadırga Kültür Merkezi, Sempozyum Genel Koordinatörü
2) Kuran ve Sünnet Sempozyumu 1997, Ankara Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu, Sempozyum Genel Koordinatörü
3) Seyyid Kutup Sempozyumu,
4) Uluslar arası Arapça Yarışmaları Ödül Töreni, 2012, İstanbul Haliç Kongre Merkezi, Tertip Heyeti Üyesi
5) MEVDUDİ SEMPOZYUMU DÜZENLEME KURULU ÜYESİ
HABERLER
-
Yükseköğretim Kalite Kurulu’ndan Artuklu Üniversitesi’ne Ziyaret
-
Mardinli Hayırsever İncioğlu’dan Eğitime Büyük Katkı
-
Artuklu Üniversitesi'ne Oxford Socrates Ödülü
-
Müslüman Kardeşler Mardin’de Masaya Yatırıldı
-
MAÜ REKTÖRLÜĞÜ’NE AĞIRAKÇA ATANDI
-
Mardin Artuklu Üniversitesi'nde rektörlük seçimi
-
MARDİN’DE ’YENİ TÜRKİYE’NİN İNŞASINDA ÖMER İBN ABDÜLAZİZ MODELİ’ KONFERANSI
-
MARMED’DEN REKTÖR AĞIRAKÇA’YA HAYIRLI OLSUN ZİYARETİ
-
Ağırakça: Osmanlıca ilmi hayatı zenginleştirir
-
Rektörden Osmanlı Türkçesine Destek
TV PROGRAMLARI
-
İSLAM TIP TARİHİ DERSLERİ
-
Filistin davası ve Türkiye'nin rolü
-
Rektörlerden Darbeci Baskısı
-
Ahmet Ağırakça
-
KURAN'DA MÜSLÜMAN ŞAHSİYETİ
-
Filistin Bizim İçin Ne İfade Ediyor?
-
Seyyid Kutup / Fizilal'il Kur'an 03/03
-
Her Müslüman Bir Dava Adamıdır
https://mail.ahmetagirakca.com.tr/kitaplari/telif-kitaplari/hatiralarla-islami-mucadelede-sabir-ve-direnis 
Yirminci asır kurtuluş hareketleri hakkında yazı yazan herkes ister istemez Ömer Muhtar'dan söz etmek zorunda kalır. 
Kudüs’ün Haçlı işgalinden kurtarıldığı günlerde olduğu gibi bugün de herkes Salahaddin el-Eyyûbî’nin taşıdığı bilinç ve sahip olduğu duyguyu kuşansa, ümmetin bütün fertleri bu duyguyla yaşar ve bunu hayatının bir parçası hâline getirirse, 
Râşid Halifeler içinde Hz. Ebû Bekir’in konumu ve Hz. Peygamber’e olan yakınlığından dolayı onun İslâm’daki yeri ister istemez bu döneme daha da farklı bir değer kazandırmıştır. 
Ahmet Ağırakça'nın 3 kitaptan oluşacak hatıralar serisinin birinci kitabı 
Vahye dayalı bir medeniyet olarak ortaya çıkan, vahyin aydınlık ve perspektifi ile şekillenen İslâm medeniyeti, ilahi kaynaklı peygamber öğretilerinin temel alındığı ve beşer aklının yoğurup şekillendirdiği bir medeniyettir. 
Bu davaya sahip çıkmanın önemini, bu davaya sahip çıkanların yanında yer almak gerektiğini söylemek güzel ama bunu fiiliyata dökmek ve bizzat bunun için yaşamak ve bunu bir gaye edinmek çok daha önemlidir. 
Abbasi Devletinde önemli görevler üstlenen Türk kumandanının ibret dolu mücadelelerini tanıtmak, tarihe karşı sorumluluğumuzun yerine getirilebilmesi adına büyük bir önem arz etmektedir. 
Müneccimbaşı Tarihi adıyla şöhret kazanmış olan Câmiü’d-düvel, daha ziyade Sahâifü’l-ahbâr unvanıyla, yazılışından kısa bir süre sonra yapılmış Türkçe tercümesi ile tanınır. 
Kudüs Fatihi ve III. Haçlı Seferi’nin muzaffer komutanı olan Salâhaddin, o günün dünyasının en büyük imparator ve krallarıyla çatışmış, onların bütün saldırılarını bertaraf etmiş ve Kudüs’ü onlara karşı koruyarak Hz. Ömer’in yadigârı olan bu 
Râşid Halifeler içinde Hz. Ebû Bekir’in konumu ve Hz. Peygamber’e olan yakınlığından dolayı onun İslâm’daki yeri ister istemez bu döneme daha da farklı bir değer kazandırmıştır. 
Dünya tarihi oyunca tarihin belkemiğini oluşturan siyasi olayların önemli bir kısmı peygamberler ve onların izinden giden mü’minlerin hükümdarlara karşı verdikleri mücadelelerden ibarettir. 
Cahiliye hayatının rezalet ve denaetlerinden sonra Hz. Peygamber’in öğretileri, ulvi bir ahlâk, muazzam ve mükemmel bir yaşam tarzıdır. 
Ömer ibn Abdülaziz’ in hilafeti, İslam Tarihindeki ilk ‘’İhya, Tecdid ve Değişim Hareketi’’ dir. 
İslam’ ın dünya ilimler tarihine olan katkıları aynen bir usta çırak münasebeti çerçevesindedir. 
Islam’s contributions to the history of science globally can exactly be described as the relation between master and apprentice. 
Bütün peygamberler ümmetleri için birer önder, yol gösterici ve ulaşılmaz güzel örneklerle dolu bir hayatın sahibidirler. 
Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’ i yeryüzünde uygulansın diye Resulüne vahyetmiştir. 
İnsanların yaşayış biçimleri, hayat sistemleri, toplumun benimseyip yaşattığı bütün kurallar açısından, 
İslam tarihinde, yönetimde Kur’an ve Sünnet çerçevesi içinde Rasulullah (sas)’ e halif olan raşid halifeler döneminden sonra hilafet-saltanat karışımı bir yönetim ortaya çıkmıştır. 
Raşid Halifeler içerisinde Hz.Ebubekir’ in konumu ve Hz.Peygamber (sas)’ e olan yakınlığından dolayı O’ nun İslam’ daki yeri ister istemez bu döneme daha farklı bir değer kazandırmıştır.
